Kemalist Manifesto

    Çağatay Ulusoy’un başrolünü oynadığı ilk Türk Netflix dizisi The Protector(Hakan:Muhafız) büyük bekleyişin ardından sonunda bizlerle buluştu ve beklentilerimi karşıladı diyebilirim.Spoilerlara pek bulaşmamaya çalışarak genel hatlarıyla inceleyeceğim ama belli de olmaz.Hadi başlayalım        Oyunculuklardan başlamak gerekirse başroldeki Hakan yani Çağatay Ulusoy bu dizideki en sempatik ve belki de en başarılı rol yapan oyuncu gibi geldi bana.Verdiği tepkiler,az da olsa yaşadığı karakter gelişimi ve sanki içimizden birisiymiş gibi hissettirmesi sevdiğim yönlerinden oldu.Bir diğer başrol zengin iş adamı Faysal rolündeki Okan Yalabık her zamanki gibi ustalığını konuşturmuş ondan tam beklenecek üst seviye bir performans izledim.Üçüncü olarak yan karakterlerden Tekin rolündeki Mehmet Yılmaz Ak’ın performansını çok ileri seviye bulduğumu söylemeliyim . Keşke daha uzun süre izleseydik onu ,Tekin’in tadı damağımda kaldı birazcık. Mazhar rolündeki Mehmet Kurtuluş için birkaç laf etm

  Spider-Man,Türkçe söylemek gerekirse Örümcek Adam çok uzun zamandan beri hayatımızda olan bir karakter. Çizgi filmlerini yıllar yıllar önce küçükken heyecanla izlediğimi hatırlıyorum.Bütün filmlerini de izledim ayrıca.Tobey Maguire, Andrew Garfield, Tom Holland derken spider-man’a hayat veren aktör sayısı aldı başını gitti.Ben Amca sanki benim amcam, May hala sanki benim halammış gibi hep gördüm.Mary Jane,Gwen tahmin ettiğinden fazla ortak yönümüz var Spidey dostum.Onunla büyüdüğüm için ahlak yapım dünyaya bakışım belki bu yüzden çok fazla benziyor Spider-Man’a.Hele o mottosu yok mu beni çok fazla etkiliyor:"Büyük güç büyük sorumluluk getirir"    Daha önce de bahsettiğim gibi neredeyse bütün Spider-Man filmlerini,çizgi filmlerini,animasyonlarını izlemiş biriyim ben çünkü kendimi çok fazla bağdaştırdığım şey var onda.Ve Spider-Man:Into the Spider-Verse izlediğim en eğlenceli,en iyi tasarlanmış,en iyi kurgulanmış Spider-Man yapımı olabilir.Galiba tek handikapı çiz

   "Lionel Messi'nin gerçek veliahtı" Senegal asıllı Alman futbolcu Leroy Sane premier ligin altını üstüne getirdi son dönemlerde yaptıklarıyla.Onunla ilgili bir yazı yazmak kaçınılmaz oldu.Messi'nin gerçek varisi denmeye bile başlandı.Çoğu Manchester City taraftarı kapılarını Real Madrid çalmaya başlar diye korkuyor.Yaptığı asistler,muhteşem dribblingler,akıl dolu goller gerçekten akıl almaz bir performans sergiledi.Pep Guardiola'nın uzay futbolu ile oyununu en üst seviyeye taşımayı başardı Sane.    "Pep her zaman yüzde yüzünüzü vermenizi istiyor asla dinlenemezsiniz ,potansiyelinizi sonuna kadar zorlamalısınız"  Bu görüntüleri izleyince akla gelen ilk futbolcu tabi ki Leo Messi oluyor ama Sane de başka bir şey var.Arsenal'i hem lig kupası finalinde hem de ligde çok farklı skorlarla ve çok farklı bir futbolla alt eden Manchester City rakibini oyundan bezdiren bir anlayış içindeydi.Hector Bellerin belki de şu an piyasadaki en çok rağbet gö

Arsenal'in başına ilk geldiği zamanlar da aynen şimdiki gibi çok eleştiriliyordu Arsene Wenger. Japonyadan gelen bu Fransız da kim diyordu Arsenal Taraftarı ve onun kulüplerine layık olmadığını düşünüyorlardı.Ama o Fransız,kulübü nereden aldı nereye getirdi gerçekten yüzlerce seviye atlattı.Premier Lig tarihindeki tek namağlup şampiyonluğu kazandırdı kulübe 2003/2004 sezonunda ve müthiş futbol oynattı.Gerçekten ilk yıllarında Ada Futbolunu derinden sarstı Wenger 10 sene içinde yaşattığı 3 Premier Lig şampiyonluğu ve 2006 yılındaki Şampiyonlar Ligi finali sonrasında kadrodan oyuncular eksildi, futbol değişti,dünya değişti ve o ayak uyduramadı bu değişime aynı o Şanlı Osmanlı devletinin teknolojik yeniliklere ayak uyduramaması gibiydi.Her efsanenin bir sonu vardır elbet ve Wenger için de o son yaklaşıyor belki de her an gelebilir.     "O zamanlar petrolumuz yoktu ama fikirlerimiz vardı(2003/2004),şimdi onların(M.City) hem petrolleri hem de fikirleri var"      

        Tam adıyla Lionel(Leo) Andres Messi geçen hafta Atletico Madrid ağlarına muhteşem bir frikik golü yolladı ve kariyerinin 600. golüne imza attı.Yukarıdaki görselde hangi takıma kaç gol attığı gösteriliyor.Neredeyse oynadığı her maçta gol atmayı başarabilen bir futbol ilahı sanki Messi.Onu canlı izlediğimize gerçekten çok şanslıyız çünkü belki de onun gibisi bir daha gelmeyecek.     Küçükken yaşadığı hormonel sorunlar nedeniyle çok sıkıntı yaşasa da Barcelona onun sağlık masraflarını üstlendi ve ondaki o potansiyeli gördü o zamanın gözlemcileri.Akıl almaz bir adam geçme yeteneğine o yaşlarda da sahipti ama gol koklama özelliğini gün geçtikçe daha da çok geliştirdi ve günümüzde olduğu noktaya Mesih olma noktasına geldi.    "Mükemmel olmak istiyorum ve bunun içinde çok çalışmam gerekiyor.Bazı eksik olduğum noktalar var.Örneğin penaltılar konusunda daha çok çalışmalıyım"  Kimilerine göre zaten mükemmel ama kendisine göre halen eksik noktaları olduğunu sö

   Tarih bir kere daha tanıklık etti savunma futbolunun hücum futbolunu yenmesine.Juventus'un müthiş planlı bir takım savunmasıyla sürekli saldıran ama çok heyecanlı bir Tottenham'ı elemesi gerçekten de dünya futbol tarihinde önemli yer edinmiş oldu.Gerek Premier Lig'de gerek Şampiyonlar Ligi'nde çok zorlu maçlardan hücum futbolu oynayarak ve alnının akıyla çıkmayı başaran Tottenham'da bu sefer evdeki hesap çarşıya uymadı ve çok sert bir İtalyan duvarına çarptı.Halbuki İtalya'dan da 2-2 gibi bir skorla avantajlı gelmişti Londra'ya.                "En kötü bir plan bile plansızlıktan iyidir"    Tottenham kendi planını uygulayıp biraz kaos biraz set oyunlarıyla rakibi hücüm gücüyle boğmaya yönelik klasik planını uygulamaya çalıştı ama belki de bu sezon daha önce hiç karşılaşmadığı bir duvarla karşılaştı İtalyan Duvarıyla.Juventus öyle bir plan yapmış ki Tottenham'ın maestrosu,gizli kahramanı Mousa Dembele kilitlendi ve Tottenham geride