The Protector (Hakan:Muhafız) İnceleme
Çağatay Ulusoy’un başrolünü oynadığı ilk Türk
Netflix dizisi The Protector(Hakan:Muhafız) büyük bekleyişin ardından sonunda
bizlerle buluştu ve beklentilerimi karşıladı diyebilirim.Spoilerlara pek
bulaşmamaya çalışarak genel hatlarıyla inceleyeceğim ama belli de olmaz.Hadi başlayalım
Oyunculuklardan başlamak gerekirse başroldeki
Hakan yani Çağatay Ulusoy bu dizideki en sempatik ve belki de en başarılı rol yapan
oyuncu gibi geldi bana.Verdiği tepkiler,az da olsa yaşadığı karakter gelişimi
ve sanki içimizden birisiymiş gibi hissettirmesi sevdiğim yönlerinden oldu.Bir
diğer başrol zengin iş adamı Faysal rolündeki Okan Yalabık her zamanki gibi
ustalığını konuşturmuş ondan tam beklenecek üst seviye bir performans izledim.Üçüncü
olarak yan karakterlerden Tekin rolündeki Mehmet Yılmaz Ak’ın performansını çok
ileri seviye bulduğumu söylemeliyim . Keşke daha uzun süre izleseydik onu ,Tekin’in
tadı damağımda kaldı birazcık. Mazhar rolündeki Mehmet Kurtuluş için birkaç laf
etmek gerekirse de kötü adamlık tam onun için biçilmiş bir kaftan.
Maalesef iyi bulduğum
oyuncular sadece bunlarla sınırlı diğer oyuncuları özellikle Zeynep rolündeki
Hazar Ergüçlü’yü çok yapmacık ve klişe sözler söylerken buldum.Leyla rolündeki Ayça
Ayşin Turan bu dizide sanki sadece güzel diye oynatılıyor gibi hissettiğim çok
an oldu.Kemal rolündeki Yurdaer Okur’un klişe replikleri “Evlat merak etme onu
kurtaracağız” gibi gerçekten uluslararası seviyede çekilen bir Netflix dizisi
için olmaması gereken şeyler.Karakterlerin aynı şeyleri sanki biz
gerizekalıymışız gibi tekrar tekrar söylemesi hoşuma gitmedi tamam hakan
muhafız ve bir ölümsüz var onu öldürmesi lazım kardeşim anladık da ilk bölümden
son bölüme kadar bir milyon defa falan söylediniz bunu.
Gelelim Kamera açılarına
yönetmenlikle ilgili konulara:İstanbul’un güzel manzaralarını bütün dünyaya
göstermeyi çok iyi başarmışlar ben de sanki orada o havayı soluyormuş gibi
hissettim.Tarihi mekanlardaki çekimler ve senaryoyu tarihle Fatih Sultan Mehmet
ile bağdaştırıp bakın o kadar da sallama değil bir mantık temeline oturtuyoruz
demeleri aslında benim hoşuma gitti.Ama birkaç kere tanık olduğum hata var ki Sinemada
asla çiğnenilmemesi gereken bir kanun gibi olan “Devamlılık” konseptini bir çok
kez çiğnemiş olmaları .Mesela zincirli bir kapı var birkaç kez deniyor Hakan
açılmıyor kapı sonra Zeyneple herhangi bir konu konuşuyorlar.Sonra bir kez daha
deniyor sanki hiç zincir yokmuşçasına açılıveriyor o kapı!? Yada sağa doğru bakaran
konuşan karakterlerin saliseler içinde sola doğru bakarak konuşmaya devam
etmesi yada ağzı oynamadan ses çıkan karakterler yapmayın Allah aşkına siz
koskoca Türk dizi sinema sektörünü Netflix gibi uluslararası bir alanda temsil
ediyorsunuz böyle hatalara yer olmamalı. Hikayedeki twist yani süpriz denilecek yerlere gelirsek eğer tecrübeli bir dizi sinema izleyicisi iseniz tahmin edilebilecek şeylerdi ama dizinin ihtiyacı vardı oralardan sonra heyecan arttı dizide.
Sonuç olarak benim
genel olarak beğendiğim yanlar da oldu beğenmediğim yanlar da oldu bu dizi izlenmeye
değer diye düşünüyorum hatta bundan sonra gelecek Netflix'in başka Türk
yapımları için iyi bir yol açmış olabilir.Evet biz de yapabiliyoruz uluslararası
dizi bunu görmüş olduk en azından.Belli bir seviyede olduğunu düşünüyorum
ve en nihayetinde yanlışlarıyla doğrularıyla
kendisini izletmeyi bildi The Protector (Hakan: Muhafız).İkinci sezonu büyük
bir merakla bekliyor olacağım.Tabloyu yarım bırakmayın ,yarım kalan tablolar hep keder verir insana.
PUAN:78/100