Kayıtlar

2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

21 Gram

Resim
  Kaç hayat yaşıyoruz? Kaç kez ölüyoruz? Ölüm anında 21 gram kaybettiğimiz söyleniyor… 21 grama ne sığar? Ne kadarı kaybolur? 21 gram ne zaman kaybolur? Ne kadarı onunla gider? Geriye ne kadarı kalır? 21 gram… beş madeni paranın ağırlığı, bir kuşun, bir çikolata parçasının… 21 gram ne kadar çeker? Ne kadar?  Bunlar Benicio del Toro, Sean Penn ve Naomi Watts’lı   “21 Gram” filminin bize tokat gibi vurduğu sorgulamalar bir de ben size şunları sorayım:                     Öldüğümüzde 21 gram kaybettiğimiz söyleniyor ya, acaba kalbimiz kırılınca eksilenimiz oluyor mu? Çok sevdiğimiz biri bizi kırınca? Sevdiğimiz bizi terk edince? Kalbimiz kırılınca ruhumuzdan bir parçanın koptuğu kesin. O ruh kopuşunun ölçülebilir bir karşılığı var mı acaba? Ya 21 gram kaybediyorsak her kırıldığımızda? Gerçekten kaç defa ölüyoruz acaba? Bir kere mi yoksa çok mu? Kendimizi mi öldürüyoruz göz göre göre? Yeteri kadar kırıldığında bir insan ruhsuz, hissiz kalabilir mi bu mantıkla? Tamamen buruk

Korkuyorum

Resim
  Korkuyorum yabancı kalmaktan, Korkuyorum her şeye tanıdık olmaktan. Korkuyorum galiba potansiyelime ulaşamamaktan, Korkuyorum galiba potansiyelime ulaşmaktan. Korkuyorum başımı kaldırıp da kafama çekici yemekten, Korkuyorum duvardaki başka bir tuğla olmaktan. Korkuyorum hiç aşık olamamaktan, Korkuyorum deli gibi aşık olmaktan. Korkuyorum alıp başımı gitmekten, Korkuyorum hep aynı yerde kalmaktan. Korkuyorum diğer insanlar gibi bir hayatım olamamasından, Korkuyorum herkesle aynı kalmaktan. Korkuyorum istediğim şeyleri alamamaktan, Korkuyorum onları almaktan. Korkuyorum liderlik etmekten, Korkuyorum insanların kaptansız acı çekmesinden. Korkuyorum sağlıksız bir vücudum olmasından, Korkuyorum iyi bir vücuda sahip olmaktan. Korkuyorum uzun yollardan, Korkuyorum evde oturmaktan. Korkuyorum uyumaktan, Korkuyorum uyanmaktan. Korkuyorum yaşamaktan, Korkuyorum ölmekten.

Neden kitap okumamalıyız?

Resim
  1-Zaman Kaybı Dışarı çıkıp gezip tozmak, akdeniz turu yapmak varken neden 1000 sayfalık karamazov kardeşleri okumakla uğraşalım ki hem çok gezen daha çok bilir her şeyi. Ayrıca diyelim ki hukuk okuyorsunuz size o kadar tuğla gibi kitaplar ezberletildi yıllarca şimdi ne bu gerçek bile olmayan kurgu kitapları okuyup saçma şeylerle mi uğraşacaksınız boş verin. 2-Kimlik Kaybı Kitap okursanız hep başkalarının fikirlerine maruz kalacaksınız. Okuduğunuz kitap hayatınız haline gelecek oradaki inançlara ve duygulara da kapılacaksınız. Hele ki eğer herkesin okuduğu kitapları okursanız herkesin düşündüğü şeyleri düşüneceksiniz. Gelin kitap okumayın fikirleriniz orijinal kalsın. 3-Yanlış Beklentiler Fantastik eserler okuya okuya bir gün evinize Hogwarts’tan mektup geleceğini ve hayatınızın kurtulacağını sanıyorsanız beklemeye devam edin. Siz yerinizden kalkıp da hayatınızdaki sorunlar için bir çözüm üretmeye çalışmadıkça oturup oturup yalnızca kitap okumaya devam ettikçe hiçbir mucize

Yeniden yapmak için yıkmak mı gerekli?

Resim
  *Bu yazı Demolition filmine, hayata, evrene, her şeye ve şempanzelere göndermeler içerir. “Eğer bir şeyi onarmak istiyorsan her şeyini parçalara ayırmalısın ve neyin önemli, seni neyin güçlendireceğini çözmelisin. İnsan kalbini onarmak bir arabayı onarmaya benzer. Her şeyini inceleyeceksin. Sonra hepsini birleştirebilirsin.”   Yazarken aklıma Batman filmlerinden Ra’s al ghul ve Bane geldi ne kadar da benzerler düşünceleri bununla. Demolition filminde sadece kalp ve ruh için bunu söylerken Batman üçlemesindekiler tüm şehir ve sosyal düzen için bunu uygulamayı söylüyordu. Nasıl ki insanlar öldükten sonra otopsi yapılıyor ölüm sebebini anlamak için. Kalp de kırıldıktan sonra bir otopsiye uğraması gerekiyor. Bu otopsinin süresi ne kadar oluyor acaba insan kendi kendine otopsi yapabilir mi? Beni bu noktaya getiren kararlarım nelerdi? Hatalarım nelerdi? Neleri doğru neleri yanlış yaptım? Elimde olan her şeyi yaptım mı? İçimde bir şey kaldı mı? Bu son soru biraz sıkıntılı aslında. Yar

Bugün ölsem ne olur?

Resim
    Ölüm döşeğinde olduğumu hayal ettim bugün Ivan Ilyiç’mişim de son günlerimmiş gibi. Yatağımın etrafında toplanmış hayaletler gördüm. Fikirlerim, hayallerim, yeteneklerimin hayaletleri. Artık ne sebepten olduğu da bilinmez şu dakikaya kadar Asla o hayalleri kovalamadım, Asla o yetenekleri kullanmadım, Hiçbir zaman o kitabı yazmadım, Kimse benim liderlik ve hitap yeteneklerimi göremedi, Aklımdaki şarkıları hiç bestelemedim, Ve o hayaletler bana kızgın gözlerle bakıyorlardı, diyorlardı ki: “Bizi sadece sen hayata geçirebilirdin, Ama biz de artık seninle birlikte sonsuza dek ölmek zorundayız.” Asıl soru şu: Bugün ölsem hangi fikirler, hangi hayaller, hangi yetenekler benimle birlikte ölecek?

Ya aslında özel değilsem?

Resim
    *Bu yazı biraz benim hakkımda olacak. Belki de biraz sizin hakkınızda olur.   6 aylıkken konuşmaya, 9 aylıkken yürümeye, 3 yaşındayken okumaya başlayan bir bebektim. Ailem bu çocukta normal olmayan bir şeyler var diyerek beni İstanbul’da bazı yerlere götürdü ve oralarda değişik testlere tâbi tutuldum . Bu testler sonucunda gelen IQ seviyem gerçekten de normalin çok üstündeydi ve o zaman için sadece 5 yaşındaydım. Zaten okuma-yazma bildiğim için beni ana okulu ve birinci sınıfı atlayarak direkt ikinci sınıftan eğitim öğretim hayatıma başlamam gerektiği söylendi. Ama ailem yaşıtlarımla beraber okumamın benim için daha iyi olacağını söyleyerek bunu kabul etmedi.   İlkokula başlandığında okulda çok sıkılıyordum. Tüm sınavlarımdan 100 tam puan alıyordum ve yapılan deneme sınavlarında Türkiye dereceleri elde ediyordum. Katıldığım satranç turnuvalarında, Futbol turnuvalarında madalyalar,kupalar ve üstün başarılar elde ediyordum.Daha ilkokul birinci sınıfta İngilizceyi sökmüştüm. Beni

Görünmeyen

Resim
      Hiç görünmez olmayı istediniz mi? Ya da şöyle sorayım istemeyenler neden istemedi?  Görünmez olsaydınız başınıza neler gelirdi diye illa ki düşünmüşsünüzdür. Tarih boyunca herkes düşünmüş merak etmeyin. H.G. Wells’in Görünmez Adam kitabı 1897 yılında yayınlanmış ve o zamanlardaki insanlar için çok ufuk açıcı olmuş bu kesin evet ama görünmezlik denilen kavramı ortaya ilk atan kesinlikle o değil size yanlış bilgiler veriliyor ey ahali!    Klasik haline gelmiş bir eser hakkındaki yazımı okurken klasik haline gelmiş başka bir eseri dinlemeniz için link bırakıyorum: Queen- The İnvisible Man https://www.youtube.com/watch?v=zKdxd718WXg   Her şeyden önce fantastik veya bilimkurgu bir eser okurken yazarın aklına bu nasıl gelmiş diye ben de hep düşünürüm. Ve bu sorumun cevabını da mitolojiyi araştırarak bulurum genelde. Favori mitolojim Yunan mitolojisi olsa da Nordik, Pers, Germen, Asya, Türk ve daha bir çok mitolojide az çok bilgi sahibi olmuş oldum   Gelin örneklerle başlayalım;

Dehşet Senfonisi: Vampirliğin tarihi, Dracula, Osmanlı, Porfiria

Resim
    Günümüzde Shakespeare eserlerinden sonra en çok filme, tiyatroya, diziye veya başka bir kitaba uyarlanan eser olma rekorunu elinde bulunduran Dracula’dır. Neden böyle olduğu, neden bütün insanların ilgisini çektiğini bu yazımızda anlamaya ve sizleri de bu eseri okumaya teşvik etmeye çalışacağım.     Vampir kelimesini duymayan kalmadı değil mi?      Geceleri mezardan çıkıp insanların kanını emen ölü şeklinde tasvir ediliyor bu kitapta. Kelime kökeni çok tartışılsa da, Sloven asıllı filolog Franc Miklosich’e göre Kuzey Türkçesinde “cadı” anlamına gelen “uber”den türemiştir. Yunancada “Vrykolakas” olarak inanılırken Slav dillerindeki diğer türevleri de şunlardır: Bulgarca ve Sırpçada “vapir”; Lehçede “upier”; Rusçada “vopyr”. Vampire (fransızca,ingilizce) -> vampir (sırpça, macarca) ->vapir (bulgarca) ->uper(ukraynaca) -> upior (polonyaca) -> ubir (tatarca) ->   obur,uber (eski Türkçe).   Romencede “Strigoi” falan gibi daha da saymama gerek yok heralde .Vampir ve